İnsanları diğer türlerden ayıran pek çok şey vardır, ancak en önemlilerinden biri dildir. Dilin nasıl geliştiğine dair hala bilmediğimiz çok şey var. Latince gibi ölü diller, onu daha iyi anlayabileceğimiz çok sayıda yazılı kayıtlara sahipken bazı diller tarihin içinde kaybolmuştur.
Araştırmacılar, bazı kayıp dilleri yeniden oluşturmayı başardılar ancak bunların deşifre edilmesi süreci epey zaman aldı. Modern dilbilimcilerin artık ellerinde güçlü bir araç var; Yapay zekâyı eğiterek deşifre edilmemiş dillerdeki kalıpları bulmak için onları programlayabilir ve antik dünyanın sırlarını çözebilir. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’ndeki (MIT) araştırmacılar tarafından yeni bir sinirsel yaklaşım, Lineer B dilinin deşifre edilmesinde çoktan başarı gösterdi ve bu bir gün diğer kayıp dillerin çözülmesine yol açabilir.
Ölü dilleri anlamak.
Kayıp bir dili deşifre etmenin birden fazla yolu vardır. Bazı durumlarda, dilin yazılı kayıtları yoktur, bu nedenle dilbilimciler dilin soyundan gelen seslerin evrimini izleyerek onu yeniden yapboz gibi birleştirirler. Avrupa ve Asya’daki sayısız dilin atası olan Proto-Hint-Avrupa için bu yöntem kullanır.
Arkeologlar, Linear B’de yazılı kayıtlar ortaya çıkardılar. Girit adasında tabletler keşfettikten sonra, araştırmacılar yıllar boyunca bu tabletler üzerine kafa yordular ve sonunda onu deşifre ettiler.
İki farklı dildeki bir külliyat, iki farklı dilin metinlerin bir koleksiyonudur. Örneğin hem İngilizce hem de Fransızca olarak bir dizi cümle düşünün. Fransızca bilmiyor olsanız bile, iki grubu karşılaştırarak ve kalıpları gözlemleyerek, bir dildeki kelimeleri diğerindeki eşdeğer kelimelere eşleyebilirsiniz.”Bir insanı bunu yapması için eğitirseniz ve 40 milyondan fazlaiki dilde cümle görmesini sağlarsanız, çeviri yapabilecektir.” Diyor araştırmacılar. Aynı zamanda da bu deyişe karşılık olarak”O kadar veri lüksüne sahip değiliz. Bu nedenle, dilin nasıl geliştiği ve evrimleştiği hakkında bazı belirli dilbilimsel bilgilere güvenmemiz gerekiyor.” diyorlar.
Sinirsel Deşifre ekibi, dahil olan dillerden bağımsız olarak kullanılabilecek bir model oluşturmak için, dillerin evrimi yoluyla gözlemlenebilecek eğilimlere dayalı kısıtlamalar belirledi.
Dilbilimle ilgili iki düzeyde anlayışa güvenmek zorundayız. Genellikle soldan sağa doğru gelişiyorlar. Bu evrimi bir tür ip gibi düşünebilirsiniz. Mesela Latince bir dize ABCDE’dir ve bunu büyük olasılıkla ABD veya ABC olarak değiştirilecektir.Ve orijinal sıra hala yerindedir. Monoton dil gelişimigösterirler.
Ekip, kelime bilgisi düzeyinde (bir dili oluşturan kelimeleri) “bire bir eşleştirme” tekniğini kullandı.Örnek verirsek, Latince’nin tüm kelime dağarcığını çıkarırsanız ve İtalyanca’nın da tüm kelime dağarcığını çıkarırsanız, bir tür bire bir eşleştirme göreceksiniz. Latince” köpek “kelimesi muhtemelen İtalyanca da ” köpek “anlamına gelecek ve Latince” kedi “kelimesi de muhtemelen İtalyanca” kedi “kelimesine dönüşecek.
Modeli test etmek için ise ekip birkaç veri kümesi kullandı. Mesela eski Ugaritik dilini İbraniceye çevirdiler. Modeli de doğrulamak için İspanyolca, İtalyanca ve Portekizce Roman dillerinde aynı kökenli dilleri denediler.Araştırmacılar, dillerin farklı ailelerden geldiği göz önüne alındığında bu modelin esnek ve önceki sistemlerden daha doğru gelişim gösterdiğini ve ileride daha güvenilir bir sistem olacağını öne sürdüler