Pandemi Dönemi, Öncesi ve Sonrasında Türkiye’de Ekonomi
Yazımızın konusu pandemi dönemi, öncesi ve sonrasında Türkiye’de ekonomi ancak Türkiye’de ekonomi hiçbir zaman mükemmel olamadı. Maalesef henüz ilk cümlemde öncelikle okura bunu hatırlatma, bu konuda bir farkındalık yaratma ihtiyacı hissediyorum. Çok acıdır ki belki de Osmanlı’nın son dönemlerinden itibaren Anadolu coğrafyası tüm bereketliliğine, insanlarının çalışkanlığına rağmen hep daha kötüye gitti. Bunun nedeni olarak kısaca hep dışarıdan bir takım destekler beklememiz, kimi zaman bu desteği görmemiz, destekten yoksun kaldığımızda kendi başımıza birşeyler başaracak olsak da dış güçlerin bunu fark eder etmez hemen bize sonsuz desteğe hazır olduklarını belirtip sözde yardımımıza koşarak bizi kendilerine daha fazla bağımlı hale getirmek için ortaklık adı altında bizi pasifleştirme çabalarıydı. Bugüne kadar bu taktik hep tuttu. Şu ana kadar bu konuda en muzdarip olduğumuz alan silah sanayiydi. Ancak son dönemde iyice mecbur kaldığımızdan dolayıdır ki silah sanayinde dışa bağımlılığı büyük oranda bitirdik. Ancak bu kadar değil tabii ki. Kendi silahlarımızı üretmeye başlasak da hala ihracat konusunda oldukça zayıf kalıyoruz. Bunun nedeniyse tarım ve teknoloji alanında “teknolojiden kastım sivil, cep telefonu, bilgisayar v.b. teknolojiler” maalesef yeteri kadar üretim yapamıyoruz. Şöyle ki tarımsal ürünlerde bir kısır döngünün içindeyiz ki çıkarabilene aşk olsun. Üretim yapıyoruz, ihraç ediyoruz ancak ihracı yapılan ürünün yurt içinde fiyatı artıyor, e elde yok diye ithal ediyoruz bu sefer de döviz kaybı olduğundan yaptığımız ihracatın bir faydasını ülke ekonomisi olarak göremiyoruz.
Ekonomiye Dış Müdahale
Şu ana kadar ülkemizin, bölge insanın genel olarak ekonomik sıkıntılarından bahsettik. Şimdi Pandemidönemi, öncesi ve sonrasında Türkiye’de ekonomiyi konuşacağız. Öncelikle pandemi öncesinde piyasaların nasıl tedirgin edildiğiyle başlayacağız. Zaten Rahip Brunson olayından biliyoruz ki piyasalarımız dış müdahalelere gayet açık ve yeteri kadar güçlü müdahale edildiğinde bu müdahalelerden etkilenmememiz maalesef pek de mümkün görünmüyor. Peki ekonomi her kötüye gittiğinde gerçekten dışarıdan müdahale mi oluyor? Veya her sıkıntıda dışarıdan müdahale ile sarsılan ekonomi gerçekten güçlü müdür? Sorulardan ikincisinin cevabını size bırakıyorum, birinciye gelince genel olarak bir şey söylemem çok da doğru olmaz ancak bence pandemi öncesinde bir müdahale yoktu. Zaten tedirgin olan ekonomi sokağa çıkma yasaklarının, üretimlerin durdurulmasının, kısacası hayatın duracağının bahsinin geçmesiyle bile büyük sarsıntılar yaşadı. Zaten uzun zamandır durdurulamayan ve artık kabullenilmiş olan dövizin yükselişine altın da eklendi. Bir de genel olarak fiyatı düşükken alınıp arttığında satılır mantalitesinin tam tersine sahip olduğumuz için yükseldiği görülür görülmez milletin kuyumculara akın ederek altın almaya başlamasıyla bir yükselecekken bin yükselmesi sağlandı. İşte Türkiye’de Ekonomi böyle iki dedikoduyla kuru yaprakların rüzgarda savrulduğu gibi savruluveriyor.
Türkiye’de Ekonomi
Bugün Türkiye’de Ekonomi doların 9 TL’ye Euro’nun 10 TL’ye dayandığı bir halde. Dövizi kafamıza takmasak bile altının, ev eşyalarının, arabaların fiyatlarının yükseldiği, devletinse bunlara ne kadar daha vergi koyması gerektiğine karar vermeye çalıştığı bir durumda. Bugün Türkiye’de Ekonomi için pek çok idareci suçlanabilir ancak bankalar faizlerini düşürdüğünde sattığı ikinci el aracın fiyatına bankanın faizi kadar zam yapan vatandaşlar oldukça, kaçak mülteci geldiğinde kendi vatandaşını evden atıp kaçak mülteciye evini 3-4 kat yüksek fiyata kiraya veren ev sahibi oldukça, sahibi olduğu iş yerinde kendi usta başını, çırağını işten çıkartıp kaçak mülteciyi üçte bir maaşa işe alan iş sahipleri oldukça maalesef Türkiye’de Ekonomiden önce kabullenmemiz gereken bir insanlık sorunumuz var demektir. Maalesef ki insanımız kafası bu şekilde çalıştığı sürece devlet mükemmel olsa bile fırsatçı ve düzenbazlar insanımızın iyiliği için yapılan herşeyden kendilerine fazla fazla menfaat çıkaracak sonuçta herkesin yararına olacak bir şey dahi yalnız bir kişi için ya da yanlızca bir kesim için yapılmış gibi etkisiz olacaktır. Buna örneği de yakın zamanda keşfedilen doğalgaz üzerinden vereyim. Hatırlayan olacaktır Karadeniz’de doğalgaz keşfedildiğinde Zonguldak’ta bir vatandaş o yöne bakan evinin fiyatını yeni keşfedilen doğalgaz kuyusuna komşu daire diyerek yukarıya çekmiş, pek çok vatandaşımız da bu adamın yaptığını işgüzarlık ve bencillik olarak görmekten ziyade takdir etmişti. İşte biz bu durumları normal görmek yerine ayıplamadığımız sürece maalesef memleketimizde hiçbirşey düzelmeyecektir.