Telefon ve sosyal medya bağımlılığı insanların asosyalleşmesine neden oluyor. İnsanlar – çoğunluk gençler olmak üzere- vakitlerinin büyük çoğunluğunu telefonlarında, bilgisayarlarında geçiriyorlar. Ailelerine, arkadaşlarına, eğlenmeye çok nadir zaman ayırıp; ayırdıkları zamanın da bir çoğunu fotoğraf ya da video çekmeye harcıyorlar. Hayata, topluma kazandırılması gereken bu genç neslin kendilerini bir demir parçasına hapsetmesine çok rahat göz yumuluyor.
İnsanlar sosyal medyaya harcadıkları bu zamanı bir ağaç dikerek, bir hayvanı besleyerek hatta kitap okuyarak geçirseler topluma çok büyük faydaları olur fakat onlar dünyaya bir güzellik bırakmadan geçip gitmeyi istiyorlar…
Oysa kendilerini küçücük bir kutuya hapsetmek yerine çevrelerindeki güzellikleri keşfedip yeni insanlarla tanışıp güzel arkadaşlıklar kurup şarkılar söyleyip spor yapıp eğlenip hayatın tadını çıkarabilirler. Mutluluğu sürekli aradıkları telefonlardan başlarını kaldırıp çevreye sonra da aynadaki yansımalarına baktıklarında gerçek mutluluğun kendilerinin içinde olduğunu ve onu keşfedebilecek tek insanın yine kendisi olduğunu anlayacaklar. İşte o zaman dünya her güne bir kahkahayla uyanıcak. Yine çocuklar evde telefona sarılmak yerine sokaklarda top oynayacak, gençler kitap okuyacak, ağaç dikecekler ve dünya yeniden neşeyle yeşerecek…